top of page
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik, istekleri erteleyememe (dürtüsellik) ve dikkat sorunları ile kendini gösteren bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Müdehale edilmediği takdirde çocuğun psikolojik, sosyal ve akademik gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir.
DEHB denildiğinde akla genellikle aşırı hareketli çocuklar gelse de durum her zaman böyle olmamaktadır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bir arada gözlemlenebileceği gibi, bazen yalnızca dikkat eksikliği veya  yalnızca hiperaktivite görülebilmektedir.
DEHB tanısında belirtilerin okul öncesi dönemde de var olması, birden fazla ortamda ve 6 aydır görülmesi gerekmektedir. DEHB’in okul çağı çocuklarında yaygınlığı yaklaşık olarak % 3-12 oranındadır. Erkeklerde kızlara oranla daha sık rastlandığı bilinmekte ve bu oranın 3  kat olduğundan bahsedilmektedir.
Çocukluk döneminde DEHB,  verilen ödev ve görevlerden çabucak sıkılma, hayallere dalma, eşyalarını kaybetme, çevreden gelen uyaranlarla dikkatin kolayca dağılması, dinlemiyormuş gibi görünme, oturduğu yerde uzun süre kalamama, kurallara uymama, sıra bekleyememe gibi belirtilerle kendisini göstermektedir.
Erken tanı, tedavi ve bilinçli olma diğer tüm rahatsızlıklarda olduğu gibi DEHB’nin seyrinde de etkilidir. Aile tarafından çocukta var olan belirtilerin nedenlerinin yanlış yorumlanması, çocuğun davranışlarının veya derslerindeki performansının yaramazlık ya da tembellik olarak adlandırması erken müdahaleyi engellemektedir. Çocuğa DEHB tanısı koyulduğu zaman ise bunun “kötü ebeveynliğin” bir sonucu olmadığının ve  çeşitli tedavi yöntemlerinin bulunduğunun bilinmesi aileler için oldukça önemlidir.
DEHB’de tedavinin ilk şartı aile, okul ve uzman arasında işbirliğini sağlamaktır. Çünkü DEHB evde olduğu kadar okulda da sorun yaşanmasına neden olmaktadır. Öğrenme, odaklanma ve arkadaş ilişkileriyle ilgili sorunlar, kurallara uyma güçlüğü, aile ve okulun ortak çabasıyla aşılabilmektedir.
DEHB’nin tedavisinde ilaç kullanımı önemli yer tutmakta, dikkatin arttırılması ve davranışların kontrol edilmesine yönelik ilaç tedavisi uzun yıllardır kullanılmaktadır. Ülkemizde, psikiyatrik ilaç kullanımı konusundaki yanlış inançlar DEHB olan çocukların gerektiğinde ilaç kullanmalarını engellemekte, ailenin yan etkilerden korkarak ilaç tedavisini reddetmesi, tedavi sürecinde çözüm üretmeyi zorlaştırmaktadır. Bunun yanı sıra ilaç kullanmayı reddeden aileler, bilimsel açıdan güçlü veri ve kanıtlardan yoksun yöntemlere başvurabilmekte, bu da istenmeyen sonuçlarla karşı karşıya kalınmasına neden olmaktadır.
 
Psikoterapi sürecinde ise çocukla sağlıklı ilişki kurabilmenin yolları aranmakta, DEHB tanısı alan çocuğun günlük yaşamını organize edebilmesi, karmaşık duygularıyla baş edebilmesi ve sosyal ilişkilerini geliştirebilmesi için çalışılmaktadır. Ailenin çocuğa yönelik tutumları gözden geçirilerek görüşmeler yapılmaktadır. Olumsuz davranışların düzeltilmesi ve yerine olumlu davranışların konulması için çeşitli destekleyici ve davranış düzenleyici tedavi teknikleri uygulanmaktadır.
Okul öncesi çocuklarda DEHB’den şüphelenilse bile tanı koymanın zor olması nedeniyle zaman içinde değerlendirme yapılarak gelişimin izlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması gelecek yıllarda karşılaşılabilecek istenmeyen durumlardan korunmayı sağlayacaktır.
Tedavi edilmeyen çocuklarda, DEHB’nin yanısıra depresyon, kaygı bozukluğu ya da davranış bozuklukları oluşabilmekte, ergenlik döneminde ise alkol ve madde kullanımı görülebilmektedir. Tüm bu nedenlerle, erken tanı konulması ve etkili bir tedaviye zamanında başlanması son derece önemlidir.
 
Optimist Psikoloji
bottom of page